İzleyiciler

Translate

19 Haziran 2017

Aidin Salih Gerçek Tıp, Yitik Şifanın İzinde..

Merhaba🙏
Uzun zamandır çok yazmak istediğim bir yazı bu..  Bundan 2 hafta önce, hep aklımda olan kitabımın siparişini verdim ve elime ulaştı.. 

Kitabın girişinde hastalık tanımı, hastalıkların nedenini okuyarak en başta bir aydınlanma yaşayabilirsiniz. Bölüm bölüm ayrılmış kitap neredeyse tüm hastalıkların şifası hakkında bilgi veriyor. 
Öncelikle kendim alerjiden, çevremdeki birçok insan da kronik hastalıklardan muzdarip olduğu için, modern tıbbın güvenilirliğini her daim sorguladım. Modern tıpta şifayı bulamayan her insan gibi,  ben de diğer alternatif tıp yöntemlerini araştırmaya başladım... 
Aidin Salih'i İlk olarak ''Gerçek Tıp'' adlı blogdan okuyarak öğrendim. 
Derin araştırmalardan sonra kitabı ve kendisi hakkında yeterli bilgiye ulaştım ve kitabını satın aldım...
Aidin Salih Hanımefendinin çok farklı, islamiyetle bağdaştırılmış, içine huzur ve inanç katılmış çok güzel bir kitabı bu... 

Farklı bakış açısını size kabul ettirmeyi başarıyor kitabında... Sadece hastalıkları geçiştiren, ilaçlarla daha çok hastalandıran, ilaç pazarına dönüşmüş, yahudi tıbbın öğretileri dediği modern tıbbında yanlışlarını görmemizi sağlıyor.. 
Nereden başlasam hangisini anlatsam inanın kararsızım.. Bu yazı biraz uzun olabilir.. 
Benim, devasa hayranlığımı kazanan bu hanımefendi, neredeyse tüm hastalıkların mideden, fazla yemekten ve az çiğnemekten geldiğine inanıyor. Kanser ve birçok ağır hastalıklarda dahil, hepsinin tedavisi için 3 ve 10 günlük açlık, sürekli açlık tedavileri bulunmakta.. Bu açlık tedavilerinin ardından karaciğer temizliği yapılarak vücut şifasına bir adım daha yaklaşıyor 💙
''Allah Şifasını Vermediği Hiçbir hastalığı yaratmadı. Onu bilen bildi. Bilmeyen de bilmedi'' 
Açlık oruçları her hastalığa özel olarak farklı şekilde gerçekleştiriliyor. Oruçlar ve karaciğer temizliği yapıldıktan sonra, hastanın çok çiğnemesi ve karışık yememesi gerekiyor. Ayrıca katkı maddesi içeren paket yiyecekler, gdolu besinler ve deterjan gibi kimyasallardan uzak durmamızda gerekiyor. 
Kitapta paket yiyecek, deterjan ve kozmetiklerin içerisinde bulunan koruyucu maddeler, koruyu maddelerin içerisinde bulunan katkı maddeleri, bu kimyasal katkı maddelerinin vücudumuza zararı öylesine ayrıntılı anlatılmış ki, ben o günden sonra çekmecemde duran çikolatamı yiyemedim 👏


Öylesine bir zarar ki bu...  Aklımda kalan aspartam adlı koruyucu madde neredeyse her şeyin için de var.. Geçen gün aldığım limonatada vardı!! Aspartam özellikle beyne çok zarar veriyor ve sinirlilik, anksiyete gibi psikolojik rahatsızlıklara da sebebiyet veriyor 😳

Bu tip kimyasalların zararları saymakla bitmiyor. Özellikle bu koruyucu maddeler direk olarak beyni etkilediği için kalıcı zararla karşı karşıya kalabiliriz. Ki zaten psikiyatri ve psikologların kapı önlerini görüyoruz.. Antidepresanlar ağrı kesici gibi içilirken, bizim de artık bilinçli tüketici olmamız gerekiyor. 

''Önce Hastalıklar, daha sonra getirisi yüksek ilaçlar üretildi''

Zorla, farkında olmadan, bazen mecbur tutulurmuşçasına hastalandırılıyoruz. Marketten basit olarak aldığımız sakızın bile içinde onlarca sağlığa zararlı katkı maddesi var. Diğer ürünleri siz tahmin edin? Bozulmaması, bayatlamaması, küflenmemesi, güzel kokması, fazla tatlı olması..... O kadar çeşitli tatlandırıcılar, koruyucular, katkılar kullanılıyor ki, bizim mucizevi harika şekilde yaratılmış, bedenimiz bile bir saatten sonra hazmedemediği bu maddeleri karaciğere bağırsaklara depolayıp hastalığa dönüştürüyor. Hastalandığımız gibi doktora gidip, kutu kutu ilaçları alıp içiyoruz 🍬 şeker gibi..
Kurulmuş bir sistemden bahsediyor gibiyiz değil mi?

Aidin Hanım, bebeklere vurulan aşılardan da bahsetmiş. Özellikle 1940tan sonra vurulmaya başlayan ''timerosal, tiomersal''  (her iki şekilde de araştırabilirsiniz. Kelime farklı yazılmış sade) etken maddeli aşılardan sonra  Türkiye'de ilk defa otizm vakaları  görülmeye başlanmış.. 💉💊

Hastalık üretmek tabiri yerli yerine ne de güzel oturuyor!! 
Farklı bir blog yazarı doktorun aşılar hakkındaki okuduğum yazısında da, aşıların zararlarından ve çocuklara  verdiği kalıcı hasarlardan bahsediyordu. Aidin Hanım'ın kitabını da okuduktan sonra, bu aşıların zararlarına artık inanıyorum. 
Duyduğum bilginin güvenilirliğini  ve doğruluğunu kanıtlayana kadar kapsamlı bir araştırma yaptığım için, Aidin Salih Hanım'a duyduğum saygının nedenlerinden bir tanesini açıklamak istiyorum.. 2015 Yılında Nobel Tıp Ödülünü almış  Japon Doktor'un tezi, 3 günlük açlıkla tüm organların temizlendiği ve sağlığına kavuştuğuydu... Ancak Aidin Hanım bunun farkına varalı çok uzun yıllar olmuştu... 

Kitabını okumaya başladığım da hayranlığım giderek artmaya devam etti. Bu kitabın ben de oluşturduğu en güzel hislerden biri de, kitabı okurken rahatlamam ve huzurlu hissetmemdi.. Verilen derdin Allah'tan ve şifasının yeniden Allah'tan olduğunu bilmek, o musibetin seni kurtuluşa erdireceğini bilmek,  sabrı öğrenebilmek ne de güzelmiş..


Niyet ederek vücudun kendini nasıl programladığını, açlığın 3. gününde ateşle beraber, hücrelerimizin hastalıklarımızı nasıl yediğini, karaciğer detoksuyla ve açlık oruçlarıyla bedenen ve ruhen nasıl temizlendiğimizi, okuyun, anlayın isterim.. 📓📔



Kitabın diğer bölümünde de peygamber efendimizden kalma sünnetlerden olan hacamat ve sülük tedavisi yer almakta... Hacamat ve sülük tedavisiyle şifasını bulan benim de çevremde birçok insan var. Hatta yakın zamanda babamı da götüreceğim.. Sülük tedavisiyle, dere kenarında toplanan sülükler, hastanın işleme alacağı yere küçük kesikler sonrası yapıştırılıyor. Kirli kanı sülükler emerek vücudu temizlerken, sülüklerden de vücudumuza farklı farklı enzim ve mineraller giriyor. Eski unutulmuş sünnetlerden olan bu tedavi şekillerini güvenilir ve hijyenik bir ortamda yapılması gerekmektedir. Ayrıca hem sizin hem de hacamatı yapan kişinin abdestli olması ve bazı kurallara uyulması gerekiyor. Bundan dolayı işlem alacağınız yerin kendisinin bu konularda donanımlı olması size fayda sağlayacaktır.

Gelelim, hanımefendinin bahsettiği lazer epilasyon gibi işlemlere. Öncelikle ben vücudumda 3 bölgeye neredeyse 1 sene boyunca lazer epilasyon yaptırdım. Yazımı buradan okuyabilirsiniz. 



Tabi o zaman da maddiyat odaklı çalışıldığını düşünüyordum ama bu kadar zararından haberim yoktu. Ben ıpl ışık işlemi almış olmama rağmen bedenimde maalesef kalıcı zarar bıraktı. (koltuk altı ter bezleri zarar gördü benim ve işlem alan yakınlarımın) Ipl ışık teknolojisi olarak zararsız gösterilse de onun bile zararları var. Ki Aleksandrate, Ndyag gibi derinin en alt katmanına kadar inen gerçek lazer cihazlarının zararsız olması beklenemez. Hücreleri yok eden bu cihazlar, kıllardan tamamen kurtulmanızı sağlıyor. Gelelim Aidin Hanımefendinin  bu tip cihazlarla ilgili görüşlerine.. Her hücrenin bir görevi ve zikri olduğuna inanan hanımefendi, bu cihazların hücrelerin zikrini değiştirdiğini, zikri değişen hücrenin hastalığa kolayca yakalanabildiğini savunmuş. Bu tip cihazların haddinden fazla zararı olduğunu düşündüğüm için bir kez daha hak veriyorum ona..
Kitabında şifalı otlardan ve yararlarından da bahseden Aidin Hanım, iyileştirdiği hastalardan gelen mektupları da paylaşmış. 

Rusya'da tıp, Özbekistan'da biyoloji eğitimi almış Aidin Hanım birgün İslamiyet'i seçerek İslami Tıbbın kaynaklarına yönelik araştırmalar yapmış ve yazılar yayınlamış.. Ne yazık ki onu tanıma fırsatım olmadı... Üzülerek belirtiyorum ki, bu kitabı da çok geç okumuş oldum..
Kitap yayınlanalı tam 10 sene olmuş..
Ancak, kitabı ararken hiç ama hiç zorlanmadım.. Hangi kitapçıya gidip Gerçek Tıp var mı diye sorduğumda tekrarlatmaktan kitabımı elime verdiler. 10. yılında dahi hala insanlar tarafından ulaşılmaya çalışılan bir kitap olması Aidin Hanımefendinin emeklerinin boşa gitmediğinin en açık göstergesi.. Umarım gerisinde bıraktığı öğrencileriyle tanışma fırsatına nail olabiliriz. Ömrünü bu doğru bilgileri insanlara aktarmaya adayan, başarılarla dolu bir geçmiş bırakan bu hanımefendiyi rahmetle anıyor, nurlar, ışıklar içerisinde uyumasını diliyorum... 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Blogda Ara